E-Okul Mebbis

Akıl sağlığından şüphe edilen bir öğretmenle ilgili nasıl işlem tesis edilmeli?



Akıl ve ruh sağlığından şüphe edilen öğretmen idarece görev yapmaya uygundur raporu almaya zorlanamaz; idare bu konuda ancak vesayet makamlarına başvurularak öğretmenin kısıtlanmasını talep edilebilir.

Danıştay, müdür yardımcısı olarak görev yapan öğretmeninin sağlıklı ruh haline sahip olmadığına ilişkin durumların ve göstergelerin bulunması durumunda, kişinin hastaneye başvurarak öğretmen olarak görev yapmasının uygun olup olmadığına ilişkin rapor almasının istenmesine ilişkin işlemin kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliğine sahip olmadığını, öğretmenin isteme uymaması durumunda buna zorlanamayacağını; bu durumda ancak yargı yoluna başvurularak davacının kısıtlanmasının talep edilebileceğini karara bağlamıştır.

Danıştay'ın verdiği bu karar gereğince, akıl sağlığında şüphe edilen bir öğretmenin rızası ile durumunu tespit eden bir rapor almaması durumunda idari işlem ile rapor almaya zorlanamayacak, bu konuda tesisi edilen işlemler kesin ve yürütülmesi gereken işlem olarak nitelenemeyecektir. İdare bu durumda akıl sağlığında şüphe edilen öğrenmen hakkında kısıtlanması talebiyle vesayet makamlarına başvurmak durumunda kalacaktır. Diğer bir ifadeyle öğretmen vesayet organlarınca kısıtlanmadığı ve vesayet altına alınmadığı sürece görevine de son verilemeyecektir.

Bir okulumuzda yaşanan olayda, bir öğretmen için, sınıf içinde öğrencilerin önünde konuşulmaması gereken konuları susması için uyarılar (işaretler) yapıldığı halde konuştuğu ve öğrenciler önünde gülünç duruma düştüğünün farkında olmadığı; kendi çözmesi gereken sorunları çözemediği, katıldığı seminer/toplantılarda konferans salonunda otururken hiç neden yokken ayağa kalkıp bir sola bir sağa dönüp gülümseyerek oturmasının çevresince komik değerlendirilmesine rağmen, kendisince normal bir hareketmiş gibi sürekli yaptığı; okulda kendilerine sunulan ikramları çantasından çıkardığı poşete doldurduğu ve evine götürdüğü; okul koridorlarında elinde kocaman yiyecek tabağı ile gezdiği, tabaktaki yiyeceklerden limon, greyfurt gibi meyveleri öğretmenlerin gözleri önünde yüzüne sürerek maske yaptığı ve koridorda gezdiği, yüzündeki limon suyunu, limon posalarını / greyfurt kabuklarını öğrenciler ile okuldaki öğretmenlerin gördüğü, birkaç kez yediği maydanoz yapraklarından saçında da olduğu halde okul koridorunda dolaştığı vb. şeklinde durumlar oluşmuştur.

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar

1- Davacı : ...........

Vekili :

2- Davalı : ........... Kaymakamlığı

İsteğin Özeti : İdare Mahkemesince verilen 21/10/2014 günlü, E:2013/1606, K:2014/1753 sayılı kararın, dilekçelerde yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemlerinden ibarettir.

Davalının Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.

Davacının Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi :...

Düşüncesi : Dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, Mahkemece dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:

Dava, davacının öğretmen olarak görev yapmasının uygun olup olmadığı ile ilgili ...... Ruh sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi'nden rapor istenilmesine ilişkin 15/05/2013 gün ve659/289 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesi'nin 21/10/2014 günlü, E:2013/1606, K:2014/1753 sayılı kararıyla; davacının öğretmenlik mesleğini yerine getirip getiremeyeceğinin tespit edilmesi amacıyla rapor istenilmesinde hukuka aykırılık olmamakla birlikte, sadece ......... Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesinden rapor tanzim edilmesinin istenilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idare dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu; davacı ise duruşma yapılarak karar verildiğinden lehine eksik avukatlık ücretine hükmedildiğini öne sürerek kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14/3-d maddesinde; dava dilekçesinin, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, 15/1-b maddesinde ise; dava konusu işlemin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığının anlaşılması üzerine davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

İdari işlemler doktrinde "idarenin hukuki sonuç doğurmaya yönelik ve kamu gücü ayrıcalığına dayanan irade açıklaması" olarak tanımlanmıştır. İptal davasına konu edilebilecek idari işlemler idarelerin, idari faaliyetleri nedeniyle, kamu gücü kullanılarak, kamu hukuku kurallarına göre tek taraflı iradeyle yaptıkları kesin ve icrai (yürütülmesi gerekli) nitelikteki işlemler olup, bu nitelikte olmayan işlemlerin idari davaya konu edilmelerinin mümkün olmadığı kuralı idare hukukunun en temel ilkelerinden birisidir.

Bir idari işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu sayılabilmesi; hukuk düzeninde varlık kazanabilmesi için gerekli prosedürün son aşamasını geçirmiş bulunmasına, bir başka idari makamın onayına ihtiyaç göstermeksizin hukuk düzeninde değişiklikler meydana getirebilmesine bağlı bulunmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun vesayet konusunu düzenleyen üçüncü kısmının, birinci bölümünün, birinci ayrımında yer alan 396. maddesinde, vesayet organları sayılarak bunların vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlar olduğu belirtilmiş; "Kamu vesayeti" başlıklı 397. maddesinde; kamu vesayetinin, vesayet makamı ve denetim makamından oluşan vesayet daireleri tarafından yürütüleceği düzenlenmiş; maddenin ikinci fıkrasında vesayet makamının, sulh hukuk mahkemesi; denetim makamının ise, asliye hukuk mahkemesi olduğu yönündeki hükme yer verilmiştir.

Medeni Kanunun 405. maddesinin birinci fıkrasında; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her erginin kısıtlanacağı belirtilmiş, ikinci fıkrasında ise; Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamların, noterler ve mahkemelerin, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorunda oldukları kurala bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının ................ İlkokulu müdür yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde okulda çalışan öğretmenlere ve yardımcı personele sözle sataştığı, görevlerini yerine getirmek için gereken özeni göstermediği ve kurumda çalışanların huzur ve sükununu bozduğu iddiasıyla soruşturma yapıldığı, soruşturma sonucu düzenlenen 07/12/2012 gün ve 07/98-97 sayılı soruşturma raporunda; disiplin yönünden anılan fiillerin sübuta erdiğinden bahisle tevhiden kınama cezası ile tecziye edilmesinin önerildiği, ayrıca okul personeli ile sevgi ve saygıya dayalı iletişim kuramadığı; kendisi hakkında komplo kurulduğunu düşündüğü, sınıf içinde öğrencilerin önünde konuşulmaması gereken konuları susması için uyarılar (işaretler) yapıldığı halde konuştuğu ve öğrenciler önünde gülünç duruma düştüğünün farkında olmadığı; kendi çözmesi gereken sorunları çözemediği, katıldığı seminer/toplantılarda konferans salonunda otururken hiç neden yokken ayağa kalkıp bir sola bir sağa dönüp gülümseyerek oturmasının çevresince komik değerlendirilmesine rağmen, kendisince normal bir hareketmiş gibi sürekli yaptığı; okulda kendilerine sunulan ikramları çantasından çıkardığı poşete doldurduğu ve evine götürdüğü; okul koridorlarında elinde kocaman yiyecek tabağı ile gezdiği, tabaktaki yiyeceklerden limon, greyfurt gibi meyveleri öğretmenlerin gözleri önünde yüzüne sürerek maske yaptığı ve koridorda gezdiği, yüzündeki limon suyunu, limon posalarını / greyfurt kabuklarını öğrenciler ile okuldaki öğretmenlerin gördüğü, birkaç kez yediği maydanoz yapraklarından saçında da olduğu halde okul koridorunda dolaştığı vb. durumlarının sağlıklı ruh hali olmadığının göstergeleri olabileceğinden, davacının öğretmen olarak görev yapmasının uygun olup olmadığı ile ilgili Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevk edilmesinin uygun olacağının belirtildiği, anılan rapora istinaden davacının öğretmen olarak görev yapmasının uygun olup olmadığına ilişkin ........ Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi'nden rapor istenilmesine ilişkin 15/05/2013 gün ve 59/289 sayılı işlemin tesis edilmesi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı görülmüştür.

Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden; davalı idarece, davacının öğretmen olarak görev yapmasının uygun olup olmadığının tespiti için ....... Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi'nden rapor istenmesi üzerine, davacının kendi rızası ile hastaneye başvurarak muayenesini yaptırdığı; ancak müşahede altına alınması gerekmesi, bu nedenle hastaneye yatmasının talep edilmesi üzerine, davacının bu talebi uygun görmeyerek hastaneye yatmadığı görülmektedir.

Davacının kendi istemi dışında hastaneye başvurmaması durumunda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca davacının zor kullanılarak hastaneye sevkinin söz konusu olamayacağı; ancak yargı yoluna başvurularak davacının kısıtlanmasının talep edilebileceği görülmektedir.

Bu itibarla, davacının hastaneye başvurması için davacıya yapılan bir çağrı niteliğinde olan dava konusu işlemin kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliğine sahip olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış; dava konusu işlemi kesin ve yürütülebilir mahiyette kabul etmek suretiyle, işlemin iptali yolunda hüküm kuran Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamıştır.

Öte yandan; davacı tarafından lehine eksik vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmekte ise de; İdare Mahkemesi kararının bozulmasından dolayı yeniden hüküm kurulacağı ve bunun sonucuna göre vekalet ücreti de yeniden takdir edileceğinden, bu hususla ilgili ayrıca hüküm kurulmasına gerek görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesince verilen 21/10/2014 günlü, E:2013/1606, K:2014/1753 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/c fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, tebliğ tarihini izleyen (15) onbeş gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Konular